Şiir Pınarı
  Sokakların kimliksiz çocuğu
 


Ben sokakların kimliksiz çocuğuyum,
Ben, bu sokakların görünmez yüzü.
Yüzümde sefaletin eksilmeyen izi
ve yüreğimde adını bile bilmediğim bir sızı...

Ben, sorumsuz vicdanların utancıyım
ve gönülsüz bakışların ucundaki sancıyım.
Ben dünyayı sadece bu sokaklarda tanıdım
Sokaklar dışındaki bir yaşama yabancıyım.

Ben bu sokakların kimsesiz ve kimliksiz yurttaşıyım
Çocuklu ailelerin korkulu düşü,
Polisin, zabıtanın sevimsiz işi
ve herkesin kurtulmak istediği
Zararlı bir kişiyim ben.

Herkes kurtulmak istiyor benden ya,
Ben herkesten çok istiyorum kurtulmayı da
Mümkün olmuyor.

Ben de sıcak bir yuva özlüyorum
Sıcak bir çorba, temiz giysiler,
Güzel ayakkabılar, rahat bir yatak.
Kim özlemez...

Yatağım kaldırımlardır benim
Bir taştır, başımı koyduğum yastık çoğunca
Gökyüzünü çekerim üzerime yorgan diye geceleri

Yarenlik eden bana, kimi zaman ya bir sokak köpeğidir
Ya bir sokak kedisi,
Ya da benim gibi bu sokaklardan kimliksiz birisi...

Yıldızlarla dostum sadece
Bir de gece parıldayan Ay'la
Sadece onlar gülümser bana, yüzümü onlar güldürür
Çoğu geceleri onların sıcaklığıyla ısınırım.

Sanırlar ki, zevkten kokluyorum ben bu tineri
Çıkaramadığım için kafamdan,
Durmadan beni kemiren örümcekleri
ve unutmam için
Yıllardır çektiğim katlanılmaz çileleri.

Tutunacak ne bir dalım oldu bugüne dek,
Ne de özlem duymaya cesaret edebileceğim bir şey...
Geri getirebilecek en küçük bir umut olsaydı yitirdiklerimi
Tutunurdum ve bırakmazdım yakaladığım umudun yakasını.

Ama benim umudum kalmadı ki,
Kaç umut eskittim bu sokak aralarında, bir bilseniz
Her umudun tükenişinde, halimi görseydiniz.

Kimsenin benden umudu kalmamışken
Ben nasıl umut beslerim,
Nasıl süslerim dünyamı, hayallerimle.

Soğuğun en acısını benim ciğerlerim tanır
Bu sokaklar kaç ciğeri tüketti bugüne dek, kim bilir?..

Çocukluğu yaşamadan büyüdüm sokaklarda
Çocuk gibi görünsem de hiç çocuk olamadan.
Ben çocuk oldumsa da,
Kimse benim çocuk olduğumun farkında olmadı.
Daha doğrusu kimse benim farkımda bile olmadı ki,
Çocuk olduğumun farkında olsun.

Ben oyuncakları sadece çöplerde gördüm
Kırılmış, bozulmuş oyuncakları.
Henüz kırılmamış olanlarını ise ben kırdım!..

Hayat beni nereye savurduysa ben oralara savruldum
Yazın kızgın güneşlerinde
ve kış ayazlarında kavruldum.

Kiminde, bu sokaklarda dilendirildim,
Kiminde, cadde başlarında duran arabaların camını sildim,
Kâğıt mendil sattım kiminde üç kuruş ekmek parası için
Ama kazandığım her defasında dövülerek alındı elimden
Az kazandım diye bir de dayak yedim, horlandım
Bu yetmedi, hırsızlığa zorlandım.

Ben, karnımı doyurmaya bile kendim için çalmadım.
Ama hırsız damgası yemekten kurtulamadım,
Kurtulamadım kapkaççı, yankesici olmaktan.

Sokaklarda en çok yaşayanımız yirmisindedir.
Biçilen ömrümüz bu kadar bizim.
Şimdi ben, ömrümün belki de yarısındayım
Bir o kadar daha yaşayabilir miyim bilemem
Zaten böyle yaşayacaksam, fazla yaşamak da istemem
Eğer soğuk, açlık ve sefalet öldürememişse hala beni,
Ya da bir çete kurşununa hedef olup da gitmemişsem
Bir gün, ya bir bıçak darbesi
ya da bir şişin göğsümü delmesiyle veda ederim.
Her gün, bir başka nedenle ölümün gelmesini beklerim.

Sanırım tek kurtuluşum da bu.
Bu yüzden tek umudumdur ölüm.

Ya bir çöplükte bulurlar cansız bedenimi bir gün
Ya bir köprü altında, günler sonra.

Kimse hatırlamaz zaten beni
Hiç kimse de duymaz öldüğümü
Zaten kaydım da yok ki nüfusta
Bir yerlere ölüm kaydımı bile düşmezler bu yüzden.

Bir gün, bir köşe başında kimliksiz yatan
Bir çocuk cesedi görürseniz, o benim.
Siz arkanızı dönüp gidin, alınmam.
Ben alıştım terk edilmeye, görmezden gelinmeye
Benim en mutlu günümdür o gün, üzülmeyin
Ardımdan, ölmüş de kurtulmuş deyin.
Ben zaten öyleyim...
 
  Toplam 32435 ziyaretçi (53310 klik) buradaydı  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol