Şiir Pınarı
  Gül kuruları
 


Senin her gidişinde ben
Sen hep evdeymişsin gibi davranırdım.
Yanağına hafifçe bir öpücük kondurur,
Öyle kalkardım yatağımdan.
Kahvaltıyı hep iki kişilik hazırlar
Seninle birlikte kahvaltı ederdim.
Çıkarken sana hoşça kal der
Akşamın olmasını zor beklerdim.

Dönerken çiçekçi Fadime’den bir kırmızı gül alır
Öyle gelirdim evimize.
Çiçekçi Fadime “Ne şanslı kadın şu senin hanım” derdi hep
Oysa bilmezdi, bu kırmızı güllerle canlı tuttuğumu beraberliğimizi…

Yokluğunu hiç kimseye fark ettirmez,
Sen hep varmışsın
Ve hep beni bekliyormuşsun gibi dönerdim evimize.
Bakkal Hasan’dan her akşam senin sevdiğin çikolataları alırken
Bakkal, benim çikolatayı çok sevdiğimi sanırdı.
Hâlbuki bilmezdi,
Evde o çok sevdiğimi zannettiği çikolatalardan koca bir yığın olduğunu.
Kapıcı Cevdet bile her akşam eve bir kırmızı gülle gelişime anlam veremez
İmalı bakışlarıyla merdivenlerden çıkışımı izlerdi.

Ben eve girerken sanki sen beni kapıda karşılar,
Bana “Hoş geldin” derdin.
Ben de yanağına kocaman bir öpücük kondurup,
Elimdeki gülleri uzatırdım sana.

Bilirdim gülü çok sevdiğini
Hele kırmızı güllere bayılırdın.
Ne kadar kırgın olsan da bana
Kırmızı gülleri görünce geçerdi kırgınlığın.

Solmasın diye gülü bir vazoya yerleştirir
Sonra birlikte yemek yiyeceğimiz masanın tam ortasına koyardım gülleri.

Kırmızı gül, beraberliğimizin simgesiydi
O yüzden her akşam kırmızı güllerle gelir
Her gün beraberliğimizi tazelerdim.
İsterdim ki kırmızı güllerimiz hiç solmasın,
Beraberliğimiz hiç bozulmasın…

Yokluğunda seni o kadar çok yaşamıştım ki
Sen neden gitmiştin ve ne zaman gitmiştin, hatırlamıyorum.

Bir sabah kanat takıp uçar gibi
Ya da bir şeylerden kaçar gibi
Çekip gitmiştin buralardan.

O kadar çok gidişin olmuştu ki
Seni tekrar dönecek sanmıştım.
O yüzden pek aldırmamıştım bu gidişine.

Ben her akşam zaten sen evdeymişsin gibi geliyordum eve
Ve sen her defasında da dönerdin.
Bu yüzden ne zaman gittin,
Neden gitmiştin hatırlamıyorum.

Çünkü her defasında döneceğini bilirdim
Sen bensiz duramazdın ki…
Sen beni bırakmazdın ki…

Zaten ben hiç, sen yokmuşsun gibi yapmazdım,
Gidişini ve gelişini fark etmezdi kimse bu yüzden.
Bazen sen evde var mıydın,
Yoksa ben mi sen varmışsın gibi davranıyordum, karıştırırdım.

Bir tek birikmiş çikolata yığınını gördüğümde anlardım olmadığını
Belki de o çikolataları saysam, ne zaman gittiğini anlayabilirdim
Ya da kurumuş gülleri…
Ama saymaya korkuyordum işte
Arayı fazla açmış olmandan çekiniyordum
Belki de hiç dönmeyeceğinden…

Sahi, sen neden gitmiştin buralardan göçer gibi…
Buralarda olsan dönerdin mutlaka,
Her defasında dönmüştün hâlbuki
Şimdi neden dönmüyordun…
Bu defaki gidişin sanki arayı biraz fazla açar gibiydi…

Dönsen yine sormayacaktım neden gittiğini
Ve hiçbir şey fark etmeyecekti döndüğünde hayatımızda
Ben yine sana her akşam kırmızı güllerle gelecektim,
Bir de sevdiğin çikolatalarla….
Zaten hep öyle yapıyorum ya sen evdeymişsin gibi…

Öyle alışmıştım ki bu şekilde yaşamaya
Bazen sen evde dolaşıyormuşsun gibi geliyordu bana
Sanki mutfakta bulaşıkları sen yıkıyor
Yarınki giyeceklerimi sen ütülüyordun.

Ah, o gül kuruları
Ah, o çikolata yığınları

Bir onlar hatırlatıyordu bana yokluğunu
Bir onlar yüzüme vuruyordu yapayalnız kaldığımı.

Her akşam evimi düzenli buluyordum
Ve her şey yerli yerinde duruyordu
Sahi, ben yokken gelip sen mi topluyordun onları,
Sen mi düzeltiyordun ortalığı?
Yoksa birlikte mi yapıyorduk, hatırlamıyorum.
Bir dağınıklık görsem anlardım herhalde senin olmadığını.

Bir gün işe gitmeyip beklemeyi bile düşündüm bu yüzden
Herhalde ben yokken geliyordun sen eve?
Ama öyle olsa kapıcı fark etmez miydi geldiğini?

Bana her akşam neden manalı bakıyordu ki öyleyse
Hem evdeki çikolataları canın çekmez miydi?
Bilirim dayanamazdın çikolataya
Geliyor olsaydın hiç biri kalmazdı onların.
Yok, yok ben hayal görüyordum,
Sen gitmiştin ve bırakmıştın beni buralarda, naçar gibi…

Sen yoktun, ama hep benimleydin,
Sevmek ve sevilmek için hep önümdeydin.
Bende ne mesafeler ölçüydü sevmek için, ne zaman…
Ama gelsen de şu gül kurularını kaldırsan, diyordum

Şu çikolata yığınlarından kurtarsan beni
Ve yok olmadığını anlatsan bana…
Sanki ömrüm sensizlikle geçer
Ve zaman sanki ömrümü içer gibiydi…

Nerde olduğunu hiç kimseye sormaya cesaretim yoktu
Çünkü gerçeği yüzüme vurmalarından korkuyordum.
Yaşaydın bensiz duramaz gelirdin,
Bırakmazdın beni yapayalnız ve sensiz.

Ama ne kadar sen varmışsın gibi yapsam
Ve ne kadar yokluğunu hayallerimle doldurmaya çalışsam
Senin yerini tutmuyordu.

Şimdi geldin sevgilim
Sanki yüreğimin sesini duyar gibi
Biliyordum, bensiz yapamayacağını biliyordum
Kurtar artık beni hayallerinde yaşamaktan
Kurtar beni rol yapmaktan, seninleymişim gibi davranmaktan, ne olur.
Gidelim sevgilim,
Gidelim seninle el ele iki yar gibi
Bir yıldızdan diğerine birlikte kayar gibi…

Al beni de götür gittiğin yerlere
Kırmızı güllerin olduğu bahçelere götür beni de
El ele dolaşalım, senin dolaştığın yerlerde özgürce…

Şimdi anılar gözlerimin önünden birer birer geçer gibi
Artık gözlerim ortalığı zorlukla seçer gibi
Geldin artık sevgilim, beni de almaya geldin?
Sensiz zaten bu dünya bana dar gibi
Yokluğunda yüreğimden kan akar gibi
Gidelim buralardan sevgilim,
Bulutlara kaçar gibi…
Gidelim sevgilim, birlikte kanat takıp uçar gibi...
Aşkımıza yeniden bir sayfa açar gibi…
 
 
  Toplam 32446 ziyaretçi (53372 klik) buradaydı  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol