Esef-i ahvalimi demeye arlanırım
Dide-giryan olmuşum, gülmeye arlanırım
Bunca aç bî-çârenin gözüne bakıp bakıp
Rabbimin nimetinden yemeye arlanırım
Belâ-yı nâgâhından korkarım yaratanın
Bi-zekât servet ile ölmeye arlanırım
Halk şetve-i şitada da’s-ı irtiaddayken
Ben hırkatın içinde kalmaya arlanırım
Bi-çâreler ahcarda secde ediyor iken
Postların üzerinde kılmaya arlanırım
Bi-hâne harab olup şükrederken garipler
Ar eder, huzuruna gelmeye arlanırım
Azaptayken muhtaçlar acz-i hûcud içinde
Asûde-i kera’ya dalmaya arlanırım
Bî-ser ü pâ içinde hamd ederken kulların
Ben isnakın içinde olmaya arlanırım
Âlem fakr-ü sefalet, bezm-i perişân iken
Huzur içinde nefes almaya arlanırım
Hakikat nârı ile yanıyorken yürekler
Ben cehennem harıyla yanmaya arlanırım
Li-vechillah içinde dil-teşneyken gönüller
Ben meta-ul gurura kanmaya arlanırım
Tahayyürdeyim hâlâ, demeye arlanırım
Humret-i hicabımdan gülmeye arlanırım.
* esef-i ahval: hüzün, gam, nedamet, pişmanlık içindeki hal
* dide-giryan: teessürle ağlayan göz
* belâ-yı nâgâh: ansızın gelen musibet, habersiz gelen belâ
* bi-zekat servet: zekatı verilmemiş mal
* şetve-i şita: kışın en soğuk zamanı
* da’s-ı irtiad: ıstırap ve sıkıntı içinde titremek
* hırkat: hararet, sıcaklık
* ahcar: taşlar
* bi-hane harab: evsiz perişan halde
* acz-i hûcud: uykusuzluktan, uyuyamamaktan güçsüz düşmüş, takatsiz kalmış
* asude-i kera: rahat ve huzur içinde uyku
* bî-ser ü pâ: sefil ve perişan
* isnak: mal, mülk, servet ve makamın, insanı azdırması
* fakr-ü sefalet: fakirlik ve sefalet
* bezm-i perişân: perişan meclisi
* li-vechillah: Allah aşkı, Allah rızası
* dil-teşne: kalbi susamış, gönlü çok istekli, çok özlemiş
* meta-ul gurur: insanı aldatıp Allah yolundan alan dünya zevki veya menfaatı, insanlara riyakârlık için kullanılan dünya malı
* tahayyür: şaşırmak, şakınlık ve hayretler içinde kalmak
* humret-i hicab: hayâdan, utanmaktan hâsıl olan kızarıklık